EVRİM TEORİSİ
Kuran’daki insanın yaratılışı ile ilgili ifadeler her iki görüşe de açıktır.
(Bkz: Bir Müslüman Evrimci Olabilir Mi ? – Caner Taslaman )
Kuran’ın maksadı yaratılışla ilgili detaylar vermek değildir. Kuran bir hidayet rehberidir, bir bilim kitabı değildir. Ayetleri bilimle çelişmez, lakin bilim yapmak için indirilmemiştir. Kuran’da kainattan verilen örnekler insanları düşünmeye sevketmek, Yaradanı hakkıyla takdir etmelerini sağlamak için verilmektedir.
Bilimin geldiği nokta yeryüzünde yaşayan bütün insanların ortak atasının Afrika’da bir ‘topluluğa’ kadar geri gittiğidir. Bu ortak ata bugünkü insan formundadır (homo sapiens sapiens). Yani hepimiz Adem ve Havva’nın soyundan geliyoruz. Bu Kuran’da yazan gerçek. Bilim de bunu bir nevi dile getirmektedir. Aksini iddia etmemektedir. Bizim türle eşzamanlı yaşamış başka insan türleri de olmuştur (Denisova, Neandertal, Floresensis). Ancak bugün dünyadaki bütün insanlar bu türden değildir. Hepsi homo sapiens sapiens (Adem) türüdür. Kuran’da vadedilen ‘Ademi yeryüzünde halife kılacağım’ vaadi gerçekleşmiştir. Bizim tür diğer türlere galebe çalmış yeryüzünün varisi olmuştur. Bu da ayrı bir Kuran mucizesidir.
Ayrıca evrim yüzde yüz ispatlanmış bir teori değildir. Bilim değişkendir, bugün doğru dediğine yarın yanlışlayabilmektedir. Newton fiziği ile Einstein fiziği arasındaki fark da olduğu gibi başka değişiklikler yaşanabilir 100 sene sonra. Bilimde karanlık madde ve karanlık enerji gibi konular vardır, bunlarla ilgili gelecekte öğrenilecek yeni bilgiler bütün bilimsel paradigmamımızı altüst edebilirler. Bugünün bilimine/fiziğine vs. (son ve nihai hakikatler bulundu anlamında) aşırı güvenmemek lazım.