Önyargı Sorunu

‘Bir önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.’(Einstein)

Önyargıların olumsuz birşey olduğu herkes tarafından kabul edilir. İlk planda bunu başkalarında görürüz/tesbit ederiz ve önyargıların dar kafalı(kavrayışı kıt) insanlarda oluştuğunu kabul ederiz. Çoğu insanlar ‘başka insanlardan’ daha fazla  düşündüklerini zannettiklerinden dolayı, önyargıların da aslında kendilerinde bulunmadığından emindirler. Bu insanlar düşündüklerini sanıyorlar, halbuki yaptıkları sadece önyargılarına yeni bir çeki düzen vermektir. İslam’a karşı da önyargılar bir hayli fazladır.

Önyargının Tanımı:

  • Bir şey hakkında önceden hüküm vermek
  • Araştırılmadan verilmiş yargılar/hükümler
  • Tam delillendirilmemiş, asgari bilgiler tarafından sağlanmış yargılar
  • Bütün veriler bilinmeden ve test edilmeden verilmiş hükümler

Eğer zihnimiz önyargıların esiri ise hiçbir zaman hakikati göremeyiz. Üzerinde hiçbir araştırma yapmadan birşeyin doğru veya yanlış olduğunu söylemek makul olmaz.

Önyargıları Besleyen Ortam:

  • Kişinin düşünmeye ilişkin alışkanlığının bulunmaması
  • Düşünmeye ilişkin ilginin bulunmaması
  • Düşünmeye ilişkin zamanın bulunmaması
  • Konunun ilgi alanına girmemesi veya güncellik kazanmaması

gibi nedenler, önyargının yerleşmesi ya da sürdürülmesi için elverişli ortamları oluşturur.

Önyargının Sebepleri:

  1. Eski tecrübelerin genelleştirilmesi

Yeni durumun/bilginin kendine özgü nitelikleri dikkate alınmıyor. ‘Bilgi’/önyargı sabitleşti ve önyargıya aykırı şeyleri algılama noktasında direniyor. Verilen yargıyı değiştirmek mümkün olduğu halde korunuyor.

  1. Bilinmeyene karşı korku

Bu da doğru bilinen ve kişiye kesinlik duygusu kazandıran eski fikri ve düzeni için bir tehlikedir.

  1. Düşünce konforunu bozmamak

İnsan önyargılarıyla kendisini uğraşmaya zorlayacak, uğraştıracak durumlardan kaçınmaya çalışıyor. Kişinin dünyayla ilgili kesinliğini tehlikeye atması kişi açısından çok budalaca görünüyor. Fakat çoğunlukla istemeyerek hakikatin başka verziyonuyla bizi karşı karşıya getiren durumlar içine giriyoruz. Buna rağmen ruh dünyamızdaki konforu ve huzuru korumak için yollar vardır. Bu da seçici algılama ve rasyonellerştirme yoluyla oluyor.

  1. Uyum sağlamak

Sosyalpsikologların tekrar tekrar yaptıkları bir deneyde: Bir öğretmen kokan bir kimyasal maddeyi ürettiğini öğrencilerine söyler ve bir bardağı bütün sınıfda dolaştırır. Öğrencilerin hepsi burunlarını çekerler. Daha sonra öğretmen dolaştırılan bardağın içinde sadece saf su olduğunu açıklar ve niçin bu şekilde hareket ettiklerini sorar. Öğrencilerin çoğu bir şeyi kokladıklarına inandıklarını açıklarlar. Bu örnek size inandırıcı gelmiyorsa bir daha ki sefer siz de dostlarınızı yemeğe davet ettiğinizde şu deneyi yapın: Ayran içerken ‘bu ayran sanki kötüleşmiş’ deyin ve misafirlerin içme arzularını gözlemleyin.

  1. Menfaat ve kendini haklı gösterme/meşruiyet ihtiyacı.

İnsan önyargılarla kendi pratiğinin iyi ve doğru olduğunun tasdikini arar, önyargılarda meşruiyet kaynağını bulur.

Önyargının Fonksiyonları:

  • Mevcut bilgilerimizi koruma şekillerinden birisidir önyargı
  • Koltuk değneği fonksiyonu görür

Hayatımızda sıkça bu ‘koltuk değneklerine’ dayanıyoruz, hareket kabiliyetine sahip olmak için. Başkalarının otoritesine güvenmek hayatı nasıl kontrol edilebilir tutuyorsa, önyargılar da hayatımıza rahatlatıcı bir yapı/düzen kazandırıyor.

  • Önyargı hayatı düzene sokuyor/yapılandırıyor
  • Önyargı hayattaki karışıklığı/kompleksliliği azaltıyor. Yani her sosyal, fikri, ilmi konuyu akli ve tecrübi olarak test etme zorunluluğundan bizi kurtarıyor. Bazı tecrübeler yapıyoruz ve bunları genelleştiriyoruz, ilk tecrübe edilen şey hakkında bir yargı oluşturarak. Benzeri durumlarla karşılaştığımız zaman birinci yargıyı harekete geçirip yeni duruma uyguluyoruz. Yeni durumun bazı yönleriyle ilgili bilgi eksikliğini bu eski tecrübe kapatıyor. Ön-Yargı boşluk dolduruyor.

Önyargının Özellikleri:

  1. Genelleme:

Bir veya iki tecrübeden genel geçer hüküm çıkarmak. Önyargılar kendilerimizin veya başkalarının aktardığı tecrübelerin genellemesine dayanır. Muhakemede en fazla rastlanan düzensizliklerden biri ‘acele genelleme’ yapmaktır. Örnek: Gazetede yabancı birinin suç işlediğini okuyunca: ‘Yabancılar kanunlara uymuyorlar’ genellemesi yapılır. Her karşılaşılan yabancıda bu hatırlanıyor.

  1. Duygu yüklü tutum/duygusallık

Önyargıların bariz bir duygusal boyutu var. ‘Duygu bilgisi’ olarak da tanımlayabiliriz, çünkü akla dayalı olmayan bir yöneliş veya red içeriyor. (Bu ‘bilgi’ hayat dünyasının duygusal temel düzenini temsil ediyor). Görüşler hakkındaki olumsuz duygusal tutumlar, bilgiye ve tecrübeye dayanmaktan ziyade genellemelere dayanır. Duygu Yargı içine giriyor.

  1. Kalıcı ve sabittir

Önyargılara değişikliklere karşı bağışıklık kazandırılıyor.

4. Hakikatle uyuşmaması/yanlış oluşu

Önyargıları Koruma Şekilleri:

  • Hakikati eğmek(seçici algılama ve çarpıtma): İnsanın aklı bir kere bir şeyden hoşlandıysa geri kalan herşeyi ona zorla uydurmaya çalışır, zıddı isbatlanmış olsa bile görmezlikten gelir, kendine göre aklileştirerek iptal eder, sırf ilk kabul ettiği şeyin otoritesi sarsılmasın diye. Algılamalarını önyargılarıyla uyumlu olacak şekilde yapar. Karşıt düşünceler algılanmak istenmez. Önyargılı kişi, deneyim ve algılamalarında önyargılarına uygun düşecek deliller peşinde koşar, bunlara ters düşenlerden ise kaçar. Seçici algılamaya bir diğer örnek ise, sorunu olan kimsenin kitap okurken sadece sorunuyla ilgili noktaları algılamasıdır.
  • Görmezlikten gelerek
  • Aklileştirmek: önyargılarını kendine göre güya akla dayandırmak, deliller(!) ileri sürmek.

Bu suretle önyargının içindeki duygusal boyut ‘akli’ argümanların arkasına saklanıyor. Önyargılar benliğin parçası olduklarında tutarsız, eksik, yanlış olan ilginç savunmalar başlar. Önyargılar derinliğine düşünen hiçbir aklı tatmin edecek cinsten değillerdir.

Önyargılardan Nasıl Kurtulabiliriz?

  • Önyargıları sorgulama ve test etmeye hazır olmalı. Alışılmış pratikler ve davranışlarımız sorgulanmadığı müddetçe önyargılardan arınamayız.
  • Aynayı kendi düşüncelerimize tutmak. Kendi eksiğimizi görmek için bakmalıyız. Genelde insan kendine yeterlilik duygusuyla bundan kaçınır.
  • Özeleştiri. İnsanlar özeleştiride çok zorlanıyorlar. Çünkü özeleştiri huzursuzluk getiriyor. Bazen kutsal şahsi inekleri/buzağılarını kurban etmek gerekir. Kendimizi gerekli olan özeleştiriye zorlamalıyız.
  • Önyargıları korumanın şekillerinin tam tersini yapmak. (Seçici algılamamak gibi..)

İnsanda oluşan “erken yargılar” yeni bilgilerle yüzleşince değişmiyorsa, önyargıya dönüşmüş demektir.

Paylaş