Kur’an’a Göre Yeryüzü Düz müdür?
Şems 6: Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun.
Naziat 30: Ardından yeri düzenleyip döşedi.
Şems suresi 6. ayetteki “tahâhâ” sözcüğü ile Naziat sûresinin 30. ayetindeki “dehâhâ” sözcüğünün anlamları aynıdır. Nasıl ki aslı “temur” olan sözcük günümüzde “demir” olarak kullanılıyorsa, benzer durum Arapçada da karşımıza çıkmaktadır. Arap dilinin ünlü sözlük yazarı, meşhur dil bilimci İbn-i Manzur, ‘Lisanü’l-Arab’ın da bunu açıkça dile getirmektedir: “Tahâ: Ferra şöyle açıklamıştır: tahâ’ ve dehâ’ bir ve aynıdır. Şimr de şöyle demiştir: Tahâhâ, dehâhâ anlamındadır. ط – tı harfi, د – del harfinden dönüşmüştür. Bu sözcüğün anlamı içerisinde, bitkilerin yeryüzüne yapışması ve yayılması anlamı da mevcuttur.” (Lisanü’l-Arab, V/574)
Buradaki mucize, sıradan “yaymak ve döşemek” eylemi için Arapçada beseta” ve vessea” sözcükleri kullanılırken bu ayette yerkürenin yayılıp döşenmesi için, tahâ” ve dehâ” kelimelerinin kullanılmış olmasıdır. Çünkü bu sözcükler sıradan ve normal bir yaymayı değil, arzın şekline uygun olan “yuvarlakça yayma”yı ifade etmektedir.
Detaylarına bakalım: Dehâ: “dahv” sözcüğünün manası, “devekuşu yumurtası” demektir. Bu sözcüğün türevlerinden olan “midhat” sözcüğü, Mekkelilerin yuvarlak taşlar ve ceviz ile oynadıkları, bugünkü golf oyununa benzer bir oyunun adıdır. Bir çukur kazılır, kazılan çukura yuvarlak taş veya ceviz düşürülmeye çalışılır. Yuvarlak nesneyi çukura düşüren kişi oyunun galibi, düşüremeyen de mağlubu olurdu.
Ebi Rafi’ rivayetinde, Peygamberimizin torunları Hasan ve Hüseyin’in de bu oyunu oynadıkları anlatılır. “dahv“sözcüğünün türevlerinden olan “medâhî” sözcüğü de, kursa/yufka gibi yuvarlak taşlara verilen addır. (Lisanü’l-Arab, III/310-311)
“Yuvarlakça yaymak, döşemek” anlamındaki sözcüğün yeryüzü için kullanılması, yeryüzünün insanların ve diğer canlıların yaşamasına ve yiyeceklerini sağlamasına elverişli bir şekilde yaratılmış olduğuna ve şeklinin de tam yuvarlak değil, yuvarlakça olduğuna işaret eder…
Peki, İslam alimleri bu ayetten hareketle dünyayı nasıl tasavvur etmişlerdir?
İbni Teymiye “İslam alimleri dünyanın yuvarlak olduğunda icma etmiş/birleşmişlerdir.” demektedir. (İbni Teymiye, Mecmu’ül-fetava, XXV/195)
Ayrıca İbni Hazm, İbni Cevzi “dünyanın yuvarlak dolduğunu da delilleriyle açıklamışlardır.” (İbni Teymiye, Mecmu’ül-fetava, VI/586; İbni Hazm, elFasl fi’l-milel, II/78)
Fahreddin Razi şöyle der: “Bazı kimselere göre, yerküresinin yayılmış olarak sergilenmesi, onun küre şeklinde olmamasını gerektirir. Bu, yanlış bir düşüncedir. Çünkü yuvarlak bir cisim büyük olduğu takdirde, bir sergi gibi üzerinde yaşanmaya müsait olur.” (Râzî, Mefatihu’l-gayb, II/104; Tefsir-i Kebir, 5, 174, 525)
İmam-ı Gazali: “Kіmіlerі de göklerіn yuvarlak (kürevі) olduğunu söylemіştіr. Mühendіslerіn hepsі bu görüştedіr. Biz, bu hususta onlarla aynı görüşteyіz.” (Tefsіr-і Kebіr, XVIII/149) derken, Seyyid Şerif Cürcani de, kainatta yuvarlaklığın bir kanun gibi göründüğünü, bundan yerküresinin istisna edilemeyeceğini vurgulamış ve ilgili ayetleri bu çerçevede değerlendirmiştir. (Cürcani, S. Şerif, Şerhu’l-Mevakıf, II/441- 442)
Beydavi ve onu takip eden Nesefi, Bakara Suresi’nin 22. ayetinde yer alan “O, öyle bir Allah’tır ki, yeryüzünü size bir döşek yaptı.” cümlesini tefsir ederken, “Arzın insanlar için döşek gibi yayılıp sergilenmesi, onun küre olduğu gerçeğine aykırı değildir.” (Beyzayi, Envarul Tenzil, I/55; Mecmu’t-tefasir, I/75) demektedirler.
İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin de, Dünya’nın şekliyle ilgili “Yeryüzü bir portakal gibi yuvarlaktır.” dediği nakledilir. (Muvaffak, Menakib-u Ebi Hanife, I/161)
1350 yılında vefat eden İbn Kayyım da, Bakara 22. ayeti açıklarken, “bu ayetteki satıh (sutihat) ifadesiyle arzın üzerinin canlıların yaşamasına, yerleşmesine elverişli hale getirildiğinin kastedildiğini, bu durumun arzın kürevi olmasına aykırı olmadığını” söylerken (İbn Kayyımi’l-Cevziyye, et-Tibyân fî Aksâmi’l-Kur’ân, Dâruİhyâi’l-Ulûm, Beyrut, 1988, s. 372);
1064’te vefat eden İbn Hazm, “Arzın yuvarlaklığının beyanı” başlığı altında, “ilimde önder vasfını hak etmiş hiçbir İslam aliminin dünyanın yuvarlaklığını inkar etmediğini, onlardan hiçbirinin buna aykırı bir söz söylemediğini, bilakis Kur’an ve sünnette arzın kürevi olduğuna dair deliller bulunduğunu” (Muhammed Ali b. Hazm el-Endelusî ez-Zâhirî, el-Faslfi’l-Milel ve’l-Ehvâ ve’n-Nihal, Dâru Sâdır, Beyrut, II, 97) yazmaktadır.
982 yılında Bizans’a elçi olarak giden ünlü İslam alimi Bakıllani, “Siz de biliyorsunuz ki Dünya yuvarlaktır.” diye söze başlarken, 1000 yıl önce yaşamış olan Endülüslü alim İbn-i Hazm, Zümer suresi 5. ayetten hareketle, dünyanın yuvarlak olduğunu açıklıyor, Kur’an yorumcusu Fahreddin Razi, “dünyanın küre şeklinde olduğu gerçeğini” 800 yıl önce açıkça ilan ediyordu.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar, s. 57-58)
İmam Razi, Taftazani, Seyyid Şerif Cürcani, Gazali, İbrahim Hakkı ve Hüseyin Cisri gibi alimler dünyanın küre şeklinde olduğunu söylerken Batı dünyası dünyanın yuvarlak olduğunu beyan eden bilginleri engizisyona gönderiyor, kitaplarını yaktırıyordu. (Molla Musa Celali, Ateist İtirazlara Cevaplar, s. 24)
Hristiyan bir bilim adamı, dünyanın küre şeklinde olduğu görüşünü Müslüman ilim adamlarına borçlu olduğunu itiraf ederken bizdeki ateistler hala İslam’a çamur atma gayreti içindeler.
“Toledo’nun 1085 yılında zaptı, Hristiyan astronomi bilgisine çok ilavelerde bulundu ve dünyanın küre şeklinde olduğu doktrinini canlandırdı.” (Will Durant, The Age Of Faith, s. 341-343)…
“Ayetin tam mealinde, ‘yeri sizin için döşek gibi yaptık-yaydık’ denmektedir. Yani yatakta nasıl insan rahatsa, yeryüzünde de öyle rahat edeceği şekilde yeryüzünün yaratıldığı sanatsal olarak ifade edilmektedir. Öyle ya, meyve sebze, et süt, yumurta, bal… Hiç birini biz tek tek topraktan toplayıp/seçip/eleyip/birleştirip yapmıyoruz. Bitkiler, topraktaki mineralleri birleştirip meyve sebze yapıyor; göğe yükselen bulutlar uzayda kaybolmayıp yere yağmur olarak iniyor; suyun kaldırma kuvveti, denizleri taşımada kullanmamızı sağlıyor; arı tek tek dolaşıp çiçek özlerinden bize bal yapıyor…
Hristiyan bir oryantalist olan Watt kadar objektif olamayan ateistler, Kur’an’da hata arama gayretinden vazgeçmeseler de, gerçekler her zaman eninde sonunda ortaya çıkmaktadır. M. G. Watt, ‘Hz Muhammed’in Mekke’si’ adlı kitabın 17. sayfasında şöyle söylemektedir: “Eğer Kur’an, -tesadüfen bile olsa- yeryüzünün Güneş’in etrafında dönüyor olduğunu söylemiş olsaydı, bu, düşmanlarına Kur’an’ı reddetmek için ekstra bir gerekçe sunacaktı. Bunun yerine, oldukça açık ifadelerle ‘Allah’ın yaydıkça yaydığı, düz bir yeryüzünden’ bahsedilir. Bunu ifade etmek için, birkaç farklı Arapça kelime kullanılmaktadır; ancak bunların hepsi, kuşkusuz yeryüzünün düz olduğuna dair özel bir vurgu taşımamaktadır.”
Kaynak: https://islamicevaplar.com
İlgili bir video için tıklayın!