Hak etmeyene bu ağır ceza verilmez. Veriliyorsa bu derece bir ağırlıkta ceza hak edilmiş demektir.
Merhametli bir Tanrı kullarını nasıl ateşte yakar? Burada birkaç husus var. İnsana ağır gelen ceza Allah’ın değerlendirmesine göre o insanın hak ettiği ağırlıkta bir cezadır. Yani Allah katında o varlık o kadar kötü ve lanetli hale kendisini hür iradesiyle getirmiştir ki, bu ağır ateşte yanma cezasını hak etmektedir. Prensip şudur: Allah hak etmeyene ceza vermez. Allah hak etmeyene ağır ceza vermez. Ceza da ağırlığı da hak etme de adalete göredir. O insanın gerçek mahiyetini, kalbini samimiyetini, gerçekten iyi bir varlık mı değil mi bilir, çünkü biz bir insanın bütün hallerine vakıf değiliz(burada suç Allah’a karşı nankörlük suçudur, bundan dolayı bu ağır cezaya muhatap olmuştur, yoksa o kişi bana ve size karşı iyilik yapmıştır, biz onu bize olan muamalesinden dolayı iyi insan diye biliriz ve bu yüzden nasıl böyle bir cezaya muhatap olur diye şaşırırız. Halbuki Allah ile empati yapsak , O’nun nezdinde çok kerih bir varlık olduğunu ve bu yüzden bu azabı hak ettiğini anlarız. Kendi perspektifimizden baktığımızdan anlamakta zorlanıyoruz. Zorlanma sebebini anladığımızda bu sebebi ortadan kaldırıp kaldırmamak (Allah’a (isabetli karar verdiğine) güvenmek, Allah’ın bu cezanın ağırlığını tayin etme hakkına saygı göstermek bizim elimizde ve sırf bu mesele bağlamında da imtihan edildiğimizi unutmayalım.
Allah ‘Bana şükrederseniz ben siz ne diye azap edeyim’ buyuruyor. Demek ki, temel mesele nankörlük yapmamaktır. Bununla birlikte yine Kuran’da şöyle buyuruluyor: ‘Allah cezası şiddetli olandır’. Bu konuyu değerlendirirken bu ayetleri baz almalıyız. Başka bir ayette ‘Rahmetim herşeyi kuşatmıştır.’ buyurulmakta. Demek ki, insan ateşe giriyorsa gerçekten rahmete o kadar nankörlük ettiği için girmekte. Onca nimete rağmen sonsuz bir nankörlük tavrının sonucunda azap vardır. Allah öyle bir Allah olamaz mıydı ki, kendisine karşı yapılan bir nankörlükten alınmasın? Biz Allah’ın nasıl bir Allah olması gerektiğine karar veremeyiz. Kendi arzumuza göre sıfat biçemeyiz. Gazap sıfatına sahip bir Allah hakikati ile karşı karşıyayız. Nasılsa hakikati öyle kabul etmek gerekir. Önemli olan Allah’ın haksızlık yapıp yapmadığıdır. Yapmadığı, işlemediği bir suçtan dolayı mı cezalandırılıyor insan? Kendini düzeltmeye imkan verilmedi mi? Kuran’da ‘Size düşünmeniz için yetecek ömür verdik’ buyurulmuyor mu?
Cezanın ağırlığı tamamen Allah’ın takdiridir. İnsanlara sorsak 7 milyar farklı cevap alırdık, bu tamamen indi bir meseledir. Her suçla ilgili böyledir. Batı’da cinayete idam var, 10 yıl hapis var, 20 yıl var. Hangisi doğru? Batıda tecavüze 5 sene, 10 sene veren var hangisi doğru?
Allah’ın yerine kendimizi koyalım, O’nun penceresinden bakıldığında ceza verirken ‘hatalı bir değerlendirme’ yapmış olabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü? Allah hatalı bir değerlendirme sonucu kullarına azap ediyor denebilir mi? Sonsuz ilim ve hikmet sahibi bir varlık nasıl hata edebilir? İmkanı olmayan bir tasavvurdur bu. Allah kusurlu olmuş olur eğer bunu kabul edersek, o zaman Allah olamaz. Kendi içinde çelişki. Demek ki, Allah’ın bu konudaki hükmü en doğru (değerlendirmeye dayalı olan) hükümdür demek gerekiyor aklen.
Ayrıca suç Allah’a karşı işlenmiş, O’nun bunu değerlendirmesi gerekmez mi? Örnek olarak, birisi sizin çocuğunuzu öldürdü, sizin değerlendirmeniz gerekmez mi? Veya en azından size sorulması gerekmez mi? Veya mağdur olan sizsiniz, sizin görüşünüz alınması gerekmez mi? Suç size karşı işlenmiş ve sizin görüşünüzün bir kıymeti olmayacak???