Batı Sendromundan Kurtulmak
Hakikat arayışında Batı’ya karşı oluşmuş olan aşağılık komplekslerinden kurtulmak gerekir.
Batı düşüncesi insana ne vadediyor?
Bol bol ye, iç, içgüdülerini tatmin et, gez toz, başka?
Mutluluk, ölüm sonrası bir ebedi hayat, ölüm ötesi ile ilgili sorulara bir cevap, ne diyor mesela, yok olacaksın, hayatının hiçbir anlamı yok demiyor mu netice itibariyle?
Batı hakim olduğu dönemlerde yakmış, yıkmıştır. Son iki yüzyılda insan hakları söylemi/retoriğini suistimal ederek bunu yapmaktadır.
Hakikat arayışı yolcusu zihnini Batı paradigmasına bağlı kalarak çalıştırırsa hakikati bulamaz, yüzlerce büyük zeka hangi hakikati buldular, ne vadettiler, yeryüzünde cenneti mi yaşattı Batı insanlığa?
- Kendi kıtasının dışındakilere kan kusturmadı mı?
- Afrikada 10 milyon insanı köleleştiren ‚aydınlanmış‘ Batı değil miydi?
- Ve halen ırkçılık yapıyor, bkz. ABD’deki Floyd vakası
Dinin aleyhinde dile getirilen eleştirilerin çoğu Batı düşüncesi/modernitesi için de dile getirilebilir. Batı modern düşüncesi ve felsefesi masum değil, üst hakikat hiç değil. Eleştiri sahipleri çok fazla moderniteyi esas alarak felsefe yapıyorlar. Dini, inanmıyorsa, eleştirebilir, ancak felsefe yapacaksa Batı düşüncesini de tenkit süzgecinden geçirerek yapması gerekir.
- Örneğin Batı’da kadın ticareti serbest, vergisini verdikten sonra kadının bedenini erkeğin cinsel ihtiyacını gidermesi için satmasına laf edilmez. Nerede kaldı kadın onuru?
- Dinde dört eşliliğin eleştirilmesi serbest, ancak Batı’da kadının cinsel obje olarak kullanılması ise es geçilir.
- Batı’da cinsel özgürlük düşüncesinin yol açtığı çocuk istismar vakaları hiç gündem yapılmaz. Arada bir sebep-sonuç ilişkisi var mı diye araştırılmaz. Batı’nın bütün kötülükleri görmezlikten gelinir, neden?
- Batı’da kürtaj serbest, nerede kaldı masum bir cana kıyılmaması gerektiği düşüncesi. Batı’da kürtajı savunanlar kadın hakları doğmamış bebeğin canından daha üstündür diyerek savunuyorlar.
- Şimdi bunlara benzer dinin kendi öz düşüncesinden kaynaklanan bir tane kötülük örnek olarak verilebilir mi?
- Bu düşünce idam cezasını çağdışı buluyor: Oysa haksız yere bir insanı öldürenin canının alınması adaletin aslında ta kendisidir. Çünkü kendisi başkasının canını almıştır ve yatacağı hapis cezasıyla o can geri gelmeyecektir. Ancak Batı modern düşüncesinde idam artık ‘çağdaş’(!) bir hüküm olarak kabul edilmiyor. Modern hukukun ne kadar doğrudan sapabildiğinin en güzel kanıtı belki bu örnek üzerinden verilebilir. Küçük bir çocuğa tecavüz edip canice katleden bir kişiye idam cezasının verilmemesini hangi insani gerekçelerle açıklayabilirsiniz? Böyle bir caninin canı o kadar kutsal mıdır ki, masum bir canı katlettiğinde devletin onun canını almasını bile engelleyebilsin? Dokunulmazlığını hangi ilkeden almaktadır? Başkasının canını hiçe sayanın kendi canının dokunulmazlığını savunması vicdanen kabul edilebilir mi?
- Bu dinin gelecek perspektifinde kardeşler arası ensestin normal karşılanması var. Alman Etik Kurulu’nun bu konuda bir tavsiye kararı var: Deutscher Ethikrat
Batı düşüncesinin sabit bir ahlakı olamaz. Bugün kötü olan yarın iyi olabilir. Bugün iyi olan yarın kötü olabilir. Gerçek ahlak ancak metafizikle kurulur. Sekülerliğin insanlığa vadedebileceği hiçbir şey yoktur.