Araf 78 – Hud 67 – Fussilet 17 [Semud kavmi nasıl helak edildi?]

Araf 78: Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı(racfe) tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. 

Hud 67: O zulmedenleri dayanılmaz bir ses(sayha) sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. 

Fussilet 17: Semud’a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı(saika) yakalayıverdi. 

Eleştiri:

Semud kavminin nasıl yok edildiği konusunda Kur’anı yazan kişinin bir türlü karar verememesi: deprem gibi bir şeyle yok edilmiş (A’raf 78) -korkunç uğultulu ses (hud 67), (fussilet 17)-yıldırım çarpması.

Cevap:

Ayetlerde sadece yıldırım, sadece korkunç ses, sadece depremle helak edildi denmiş olsaydı o zaman çelişki olurdu. Burada bir helakin değişik aşamaları ifade edilmektedir. Azap kavramı bu helak unsurlarının hepsini içine alan üst bir kavramdır. Yani Semud kavmi hem korkunç ses(yoğun gök gürültüsü), hem yıldırım, hem deprem şeklinde helak edilmiştir. Bir helak olayının sadece bir çeşitle olması gerektiğine dair mantıki bir zorunluluk yok. Allah dilerse bir çeşitle helak eder, dilerse iki çeşit azap türüyle helak eder, dilerse üç çeşit türle yok eder. Bunlar birbiriyle çelişmez. Bu azap türleri farklı surelerde farklı açılardan anlatılmaktadır. Çelişki iddialarına giriş yazısında verdiğimiz insanın yaratılmasındaki farklı aşamalar örneğinde olduğu gibi burada da bir olayın farklı aşamaları anlatılmaktadır.

Ayrıca şu açıklamalar da okunabilir:

Araf 78: Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. Feeḣażet-humu-rracfetu feasbehû fî dârihim câśimîn(e)

Lafzen, “kendi evlerinde yere serilip kaldılar”. Bu cümlenin baş tarafında geçen racfeh terimi, dehşet verici, şiddetli herhangi bir gürültü ya da sallantıyı ifade etmekte olup her zaman olmasa da çoğu zaman deprem için (racfetu’l-ard) kullanılır. Burada sözü geçen depremin, Semûd kavminin tarihsel yerleşim yerlerini bir vakit etkisi altına almış olduğu anlaşılan bir volkanik patlamayla birlikte vuku bulmuş olması da mümkündür. Nitekim, böyle bir volkanik patlamaya, kuzey Hicaz’da, özellikle Medâin Sâlih (bkz. 59. not) yöresinde görülen geniş, esmer renkli volkanik araziler (harrah) bugün bile şahitlik etmektedir. (M. Esed Meal Açıklaması) (Kaynak: İhsan Aktaş Meali)

Hud 67: O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Veeḣaże-lleżîne zalemû-ssayhatu feasbehû fî diyârihim câśimîn(e)

(*) Semûd kavmine verilen üç günlük süre içerisinde muhtemelen Hz. Sâlih kendine inananlarla birlikte yurdu terkedip kurtuluşa erdi; dördüncü günde Allah’ın azabı geldi ve Semûd kavmi şiddetli bir gürültüyle yok olup gitti. Burada “korkunç ses” diye çevirilen sayha kelimesi yerine A‘râf (7/78)“deprem”anlamına gelen recfe kelimesinin kullanılmış olmasından, yok eden felâketin gürültülü deprem olduğu anlaşılmaktadır. Kaynak: (Kur’an Yolu Tefsiri) Yani burada da Kur’an’da başka yerlerde de sözü geçen bu sayha (şiddetli gürültü) ya çoğu zaman yer sarsıntısından önce yahut onunla birlikte işitilen ve yer altından gelen bir gürüldemeyi ya da volkanik bir patlamanın gök gürlemesini andıran gürültüsünü ifade etmektedir. (M. Esed Meali Hûd – 67. Ayet Açıklaması) (Kaynak: İhsan Aktaş Meali)

Paylaş