Her Şeyi Bilme, Hür İrade ve Değişmezlik Sorunu

Allah her şeyi bilendir. Allah daha yaratmadan önce, yarattıktan sonra olup bitecek şeyleri ‘önceden’/ezelden bilmektedir.

O zamanın üstünde olduğundan, olan her şeyi ‘önceden’ biliyor. Çünkü önce dediğimiz şey görecedir. Mutlak ‘önce’ yoktur zaten. Herşey bir nevi aynı an’da olmaktadır, Allah açısından bakıldığında. O geçmiş-şimdi-gelecek çizgisine bir nevi yukarıdan baktığından, tek bir anda hepsini birden görmektedir. Zaman çizgisinin içinde olmadığından, ona mahkum olmadığından, ötesinde bulunduğundan bu perspektife sahiptir.

Ancak yine de ezelden beri kıyamete kadar olacak bütün olacakları bilme mefhumu insan aklını aşan bir durumdur ve bu sebepten dolayı bazı sorulara yol açmaktadır.

1)

Akla gelen sorulardan birisi şudur: Hür iradeye dayalı bir davranışın önceden bilinmesi, ondaki hür irade vasfını kaybettirir mi? 

10 sene sonra güneşin ne zaman tutulacağını önceden bilmemiz nasıl ki, güneşin davranışını etkilemiyorsa, Allah’ın bizim işleyeceğimiz günahları önceden bilmesi bizi o günahları işlemimize zorluyor manasına gelmez.

Bu kıyastaki fark hür irade farkıdır. Güneş hür irade ile hareket etmiyor, zorunlu yasalar sonucu dairelerini çiziyor, hesaplama ile bunun ne zaman gerçekleşeceği önceden bilinebilir, ancak insan davranışını önceden kestirmek hangi fizik yasasına göre olacak? Ayrıca o yasalara göre olması (hür iradeyi ortadan kaldıran(?))’bir zorunluluk’ ifade etmeyecek mi? Dolayısıyla Allah’ın önceden o davranışı bilmesi nasıl gerçekleşmektedir? 

Tıpkı beni tanıyan bir arkadaşın benim bazı konulardaki davranışımı kestirmesinin benim hür irademi belirlemediği gibi. 

Beni tanıdığı için nasıl karar vereceğimi de önceden biliyor, her konuda bilemez tabi, ama bazı konularda önceden biliyor, bu davranışlar da hür iradeye dayalı davranışlar, ancak buna rağmen ‘önceden’ ‘biliyor’ ve bu durum beni o davranışa zorlamıyor.

Allah nasıl önceden bilir? Allah’ın ilminin mahiyetini bilmemiz mümkün değildir. 

Bu konuda şu olasılıklar söz konusu olabilir:

(1) Allah o kadar detayları(bütün detayları) biliyor ki, bunların sonucunda ilgili iradenin nasıl karar vereceğini önceden biliyor, görüyor. Bu suretle yine insan ‘hür’ olabilmekte, çünkü insan beynindeki sinir hücrelerinin hangisinin hangi durumda hangi nöronla bağlantı kurup bunun sonucunda hangi davranış kararına evrileceğini vs. vs. (eşzamanlı, simültan) Allah görmekte, bilmektedir. Çünkü seçenekler sınırlı ve onun karar almasını sağlayacak saikler sınırlı sayıda ve Allah tarafından bilinmektedir. O saiklerden hangisini seçeceği de bilinmekte ve ila ahir bütün faktörleri tam bildiğinden kararın nasıl çıkacağını da bilmektedir.

(2) Zamanın ötesinde olduğundan her an’ı görmekte, görmesi bilmesi anlamına gelmektedir.

2)

Akla gelen başka bir soru şudur: Her şeyi önceden bilmek Allah’ın zatında bir değişikliğe yol açıyor mu? Bilgide değişiklik, artış bir soruna tekabül eder. ‘Önceden bilmediği sonradan yeni öğrendiği bilgi’ bir değişim manasını ihtiva eder. Oysa Allah için ‘sonra’dan bilmediği için yeni öğrendi, bilgisi değişti’ gibi bir durum sözkonusu değil. Yani bilgisi artmış değil. Allah’ın ilmi sonsuz, bilgisi artmaz. Sonradan öğrendiği bir şey yok. Zaten sonradan dediğimiz herşey zaman boyutu içinde olan şeyler. Allah için zaman olmadığından ‘sonradan’ öğreneceği birşey de yoktur. O zaten herşeyi var olmadan ‘önce’ biliyor. Böyle bir ilmin MAHİYETİNİ bizim kavramamız mümkün değildir.  

İşte burada da ilahi bilgi ile beşeri bilgi arasındaki farkı farketmek gerekir. Allah’ın bilgisinin insan bilgisi ile aynı kelime ile isimleniyor olması o bilginin insan bilgisi ile aynı tanım altına girmesini gerektirmez. Allah’ın bilgisinin nasıllığı asla tarif edilemez. Zira Allah zatı itibariyle hiç bir şeye benzemediği gibi sıfatları da hiç bir şeye benzemez.

***

Zaman ötesi bir varlık için ‘bir şey olmadan önce biliyordu’ denemez. Çünkü ‘önce’ kelimesi zamansal bir durumu ifade eder. Zaman çizgisi üstünde geride olan bir varlığın gelecekte olacak bir hadiseyi ‘önceden’ bilmesi sözkonusu olabilir. [Bu tür ifadeleri(‘önceden’ gibi) kullansak bile bunu ‘bizim açımızdan’ kullandığımızı unutmamak gerekir.]

Önceden bilme durumlarıyla ilgili kastedilen herşey O’nun gözleri önündeydi ve bütün zamanlar için de böyle olacak. O’nun bilgisi, ilmi için gelecekte olan veya geçmişte olan yoktur, herşey şimdi mevcuttur.

Herşeyi bilen bir varlık kainatın durumunu her an peşisıra değil fakat eşzamanlı bilebilir. Bu nedenle şu an hangi zamanın geçerli olduğunu bilmesi de mümkün, böylece kendisi ve ilmi bir değişime uğramamaktadır.

*****

Paylaş