Çelişki İddiası: Araf 54 – Fussilet 9-12

Araf/7:54. Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!

Fussilet/41:9. De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.
Fussilet/41:10. O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.

Fussilet/41:11. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: ‘İsteyerek veya istemeyerek gelin.’ İkisi de: ‘İsteyerek (İtaat ederek) geldik’ dediler.
Fussilet/41:12. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak tamamladı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah’ın takdiridir.

Eleştiri:

„Yukarıdaki ayetlerin tümünde, yer ve göğün altı günde yaratıldığı söyleniyor. Halbuki, aşağıdaki ayetlerde ise, yer ve göğün sekiz günde yaratıldığı anlaşılıyor ki, bu ayetlerle yukarıdaki ayetler bir çelişki içindedir.. Yer(2 Gün)+Gıdalar(4 Gün)+Gökler(2 Gün) = 8 gün. Gördüğünüz üzere burada da bir çelişki mevcut.“

Cevap:

Önce şu bilgiler paylaşılmalıdır:

– Arapça’da ‚gün‘ tabiri, sadece 24 saati içeren gün’ü değil, zaman dilimleri/devreleri anlatan bir tabirdir. Kuran’da da bu tür kullanımların örnekleri mevcuttur.

– Ayrıca Arapça’da sema yer’in üstündeki herşey için kullanılan bir tabirdir. Her seferinde toplam olarak kainatı ifade etmez. Burada da sema atmosfer anlamında kullanılmış olabilir. Çünkü dünyanın atmosferi bir anda oluşmadı(yerin iki günde/evrede yaratılmasıyla birlikte değil), yer soğuduktan ve dağlar yaratıldıktan sonra gerçekleşti bilimsel olarak.

Fussilet suresinde kainatın genel anlamda yaratılmasından değil, yaratılmış olanların düzenlenmesinden bahsediliyor. Yani Fussilet suresindeki ayetler farklı süreçleri tasvir etmektedir. Arapça orijinalinde ‚halaka‘ ‚ceale‘, ‚kada‘, ‚isteva‘ fiilerinin kullanılması buradaki yanlış anlamayı düzeltecek olan faktörlerdir. Bazı meallerde bu inceliklerin yansıtılmaması, çoğunda hep ‚yaratılma‘ ‚yarattı‘ kelimesinin kullanılması aynı süreçten bahsedildiği izlenimini uyandırdığından, o süreçle ilgili ‚6 gün‘ rakamı ile çelişen bir durum ortaya çıkmış gibi gözükmektedir.

Ayetlere tek tek bakalım:

  1. ayet: Kul e-innekum letekfurûne billeżî ḣaleka-l-arda fî yevmeyni ve tec’alûne lehu endâdâ(en)(s) żâlike rabbu-l’âlemîn(e)( De ki: ‘Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.’)

Sadece bu ayette ‚halaka‘(yarattı) kelimesi kullanılmıştır.

  1. ayet: Ve ce’ale fîhâ ravâsiye min fevkihâ ve bârake fîhâ ve kaddera fîhâ akvâtehâ fî erbe’ati eyyâmin sevâen lissâ-ilîn(e) (Orada, üstünden sabit dağlar var etti; onu bereketli kıldı ve onda soranlar (rızıklarını arayanlar) için eşit olarak gıdalarını dört günde takdir etti.)

Bu 4 güne 9. âyette bildirilen iki gün dahildir diyebiliriz. Zira yerle ilgili daha önce ‚halaka‘(yarattı) kullanıldı. Şimdi ise dağlarla ilgili ‘ceala’(kıldı) kelimesi kullanılmakta, rızıklarla ilgili ise ‘kada’(tamamladı) fiili kullanılıyor. Sadece bu fiillerle(ceala/kada) ilgili işlem için 4 gün deniliyor. Ceale ve kada fiilleri Arapça’da zaten yaratılmış olan şeylerle ilgili kullanılır(yani önce birşeyin yaratılmış olması lazım). Dolayısıyla burada farklı bir sürecin anlatımına geçilmiştir(yaratılma değil düzenleme süreci tasvir ediliyor). [Yaratma ile iç düzenleme süreçleri ile ilgili verilen gün/devrelerle ilgili rakamların birbirine kıyaslanması mantıken doğru bir işlem değil, çünkü farklı şeylerin evreleriyle ilgili sayılar bildiriliyor!]

Ayrıca rızıklar da ‘yerin içinde’ yer aldığından yer=2 rakamı da 4 günün içinde mütalaa edilmesi gerekir. Halaka (ceale ve kada’yı içine alır). Yani yerin a. yaratılması ve b. içinin rızıklarıyla birlikte düzenlenmesi (yaşama elverişli hale gelmesi/habitat bölgesi) toplam 4 gün/evrede içinde olmuştur.

Kısacası bu ayetlerde yerin iki günde yaratılması ifade edildikten sonra, yeryüzünün düzenlenmesinin günlerini/evrelerini anlatmaktadır. Yerde dağların ve içindeki rızıkların da dört günde/evrede düzenlendiği bildirilmektedir.

Bu ayetle ilgili bir başka yorum şu olabilir. Yer’in iki günde yaratılması dağ ve rızıkların dört günde düzenlenmesinden tamamen farklıdır. Yani 2 rakamı 4 rakamının içinde değildir. İki farklı şeyler olduğu için bu rakamların matematiksel olarak toplanması da doğru olmayacaktır.

Bütün bu ayet guruplarında ‘gök’ ve ‘gün rakamları’nın kullanılmış olması insanda genel yaratma ile bilgi veriliyormuş izlenimi yarattığından iki ayet gurubu arasında çelişki var zannı doğmaktadır.

  1. ayet: Śumme-stevâ ilâ-ssemâ-i vehiye duḣânun fekâle lehâ velil-ardi-/tiyâ tav’an ev kerhen kâletâ eteynâ tâ-i’în(e) (Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: ‘İsteyerek veya istemeyerek gelin.’ İkisi de: ‘İsteyerek (İtaat ederek) geldik’ dediler.)

Fussilet 11. ayete bakarsanız burada ‘duman halinde olan göğe’ ‘yönelmekten'(zaten yaratılmış, var olan göğe!)söz edilmektedir. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi ‘bir gök vardır ve daha önceden yaratılmıştır.’ Dolayısı ile bundan sonra bir ‘yaratma söz konusu değildir.’ Bu ayetlerin hepsinde yaratılmış olan yer ve göğün ‘düzenlenmesi’ aşamasının tasvirleri yapılmaktadır. Bu ayetteki ifade biçiminden de baştaki tezimizin(var olan bir şeyin düzenlenme süreci) doğruluğu anlaşılmaktadır. Gök(kainat anlamında) zaten var ki, orada ‘duman’ var ve var olan bir şeye ‘yönelme’ söz konusu. Olmayan bir şeye nasıl ‘yöneleceksiniz’?

Öte yandan ayette yer ve ‘gök’ için ‘biraraya gelin’ denilmesi buradaki göğün ‘atmosfer’ olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Zira atmosferin oluşması bilimsel olarak kendiliğinden kolayca olmaz, zor bir süreçtir, yerçekimi kuvvetinin atmosferi birarada tutabilmesinin birçok şartı vardır, yoksa atmosfer uzaya doğru dağılır, her gezegenin atmosferi de bu sebepten yok.

12.ayet: Fekadâhunne seb’a semâvâtin fî yevmeyni ve evhâ fî kulli semâ-in emrahâ(c) ve zeyyennâ-ssemâe-ddunyâ bimesâbîha ve hifzâ(an)(s) żâlike takdîru-l’azîzi-l’alîm(i) (Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.)

Burada da ‘kada’ fiili kullnılıyor, tamamladı/düzenledi anlamında, yaratma anlamında değil. Bu 12. ayette geçen ifade, ‘yaratmaktan farklıdır.’ 9. Ayette yaratmak için “haleka” fiili kullanılırken, 12. ayette yaratma değil ‘düzenleme anlamına gelen “Kadâhunne”  kelimesi kullanılmaktadır. Yani burada, yaratılmış bir şeyin daha sonradan ‘düzenlenmesi’ söz konusudur.  Bu düzenleme 2 gün/devre sürmüştür. Bu bir ‘yaratılma değil bir düzenlemedir.’ Zaten kullanılan farklı kelimeler de bunu açıkça ortaya koymaktadır. Düzenleme, 6 günde yaratmanın dışındaki bir süreci ifade etmektedir. 

Ayrıca ayette kullanılan ‘sema’ kelimesinin atmosfer anlamında olması mümkün demiştik (bir de şunu açıklamak gerekir: Arapçada ‘yedi’ rakamı çokluktan kinayedir.(bkz. Lokman 27: Allah’ın kelimeleri tükenmez, denizler mürekkep olsa, yedi deniz de buna eklense…yine tükenmez…’). Dolayısıyla burada ‘yedi gök’ ile atmosferin birçok tabakasına işaret edilmiş olabilir. Yani  ‘gök’ terimi ile ‘yere’e bitişik olan atmosfer kastedilmiştir, bu atmosferin düzenlenme süreci tasvir edilmiştir.

Özetle bu ayetler dikkatli bir şekilde okunmadığından bir çelişki izlenimi doğmaktadır. Fussilet suresinde anlatılanlar ile ‘Gökleri ve yeri altı günde yarattı’ manasındaki ayetlerin konusu birbirinden farklı konulardır.

Paylaş